2 Eylül 2012 Pazar

AHMET DEDE

 
 
Nerden başlasam bilmiyorum bu yazıya. Ahmet dedeyi bir tesadüf eseri tanıdık ve ata binmeye onun sayesinde başladım. İlk defa atlara bukadar yakındım. Sanırım ilk de Leyla ile tanışmışımdır. Leyla ozamanlar 14 yaşlarında falan olmalı. Kendi kahverengi yelesi ve kuyruğu siyah bir kısraktı bu yüzden doru deniyordu. Sonrada yine o yaşlarda Rahmanowla tanıştım. O daha al olarak tanımlayabileceğimiz bir attı. Leylayla lonj yaparak başladım biniciliğe. Asıl hedef Ahmet dedeyle ormanda gezebilmekti. Atın 3 doğal yürüyüşü var: adeta, süratli ve dörtnal. Hepsini teker teker öğrendim. Öyle hassas hayvanlarki küçücük birşeyden korkabiliyorlar yada aynı mekanda yaşadıkları birşeyi hatırlayıp sizi şaşırtabiliyorlar.
 
-Leyla-
 
Zamanla Leylayla ormana gidip geldik yanımızda da Rahmanla Ahmet dede. Bunun keyfi hiçbir şeyle ölçülmez. Bikaç kere Rahmanla kapalı maneji denedik ama aynı tadı vermedi hatta düştüm bile. Ama yerlerde çeltik olduğu için yumuşattı sanırım düşüşümü. Bir iki yıldan sonra sürdüremedim bu güzel sporu ama Ahmet dedemi her zaman ziyarete gittim. Bugün de onlardan biriydi. Dedem hakkında anlatılacak çok şey var aslında. Hayatı at üstünde geçmiş biri. Olimpiyatlardan teğmenliğine yoldaşı at olmuş. Okadar dopdolu bir insanki hayata bakışıyla görmüş geçirmişliğiyle. Çokta esprili. Yurtdışı maceralarını anlatırken arada İngilizcemizi yoklar mesela:) Yetiştirdiği öğrenciler saymakla bitmezken, attan düşme sayısını saçlarını tutarak gösterir. Bu güzel sporun handikapıda düşmek sanırım.
Bugün ne yazik ki çok üzücü birşey öğrendim.Güzel Leylamı bir hastalıktan şüphelenip uyutmuşlar. Aslında çok karışık bir mesele...Çok üzüldüm bir daha onunla ormanda gezemeyecektim, dönüş yolunda belli bir noktaya geldiğinde dans edemeyecekti...
 
 
Birazda Binicilik İhtisas Klubünü gezerek özlemimi giderdim. Atların nallarını değiştirirken izledim birkaç dakika. Zor ama atlar okadar rahatki hissetmiyorlar tırnakları temizlenip törpüleniyor falan:)
 
Veee... dedemden bir nal aldım bugün uğur getirsin diye. İngilizler U şeklinde asarlarmış iyi şans için. Hadi bakalım deneyip görücez.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder